Dicle ile Fırat Nehri arasında bulunan konumu ve tarihiyle Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en çok merak edilen şehri.Dinlerin,dillerin ve kültürlerin birleştiği, uluslararası kuruluşlarca kültür mirası kabul edilmiş, koruma altına alınmış tarihi bir şehirdir.Bölge de tarihin çok eski dönemine uzanan dönemlere ait bulgular yer almaktadır. Artuklu Üniversitesi yerleşkesi içinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan taşlar, Paleolitik Çağ’a tarihlenmiştir.

Şehri gezerken yeni çağ ile eski çağ arasındaki ince çizgiyi de görmüş olacaksınız.Şehir merkezinin aşağısı yeni şehir diye tabirlenen yüksek binalar,avmler ve parklar,yukarı tarafa çıktığınızda ise bambaşka bir dünyaya geçmiş olacaksınız.Dar ve tarih kokan sokakları,taş evleri,eski yapıları ve Mezopotamya Ovası’nın manzarası.Boşuna dememişler “Gündüzü seyranlık gecesi gerdanlıktır”.Tüm bunlar sizi müthiş hissettirmeye yetecektir. Bu duyguları hissetmek istiyorsanız daha beklemenize gerek yok memleketime gelin.

Mardin Gezilecek Yerler

 

1.Mardin Kalesi

Mardin Kalesi M.S. 975-976 tarihlerinde Hamdaniler tarafından inşa ettirilmiştir.
MS.330 yılında ateşe ibadet eden ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral gelip Mardin kalesinde kalır. Rahatsız olan kral, kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca, kendisine bir kasır yaptırıp, 12 yıl burada yaşar. Daha sonra ise kendi memleketi Pers ve Babil’den birçok asker ve sivil getirip, onları Mardin’e yerleştirir. Getirilen halkın vasıtasıyla MS.442 yılına kadar birçok ilerlemeler görülür. MS. 442’da veba salgınından dolayı kaledekilerden sağ kalan olmadı. MS. 542’e kadar Mardin kalesi boş kalmıştır.

-Şuan askeri üs olarak kullanılmakta olup malesef kaleye giriş izni yoktur.

 

2.Mardin Ulu Camii

Mardin’in en eski camisidir. Mardin’in tam göbeğinde inşa edilmiş olup 16 kitabesi olmasına rağmen hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Ancak kayıtlarda 1190 tarihinde yapıldığı yazmaktadır. Camii Mardin’deki diğer yapılar gibi avludur.Avluya iki kapıdan(Doğu ve Batı) girilmektedir.Avlunun kuzeyinde geleneksel Artuklu çeşmesi bulunuyor. Bu çeşme insan ömrünü simgeliyor. Su, kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza akıyor.

3.Mardin Müzesi

Müzeyi gezmenizi tavsiye ederim. İçinde bir dünya tarihi bulabilirsiniz.Müze kart,müzeler sponsoru İş Bankası kartı ile ücretsiz girebilirsiniz.Giriş ücreti ise 5 Tl’dir. Müzenin arkeolojik koleksiyonunda; MÖ 4000’den, günümüze kadar olan döneme ait eserler bulunmaktadır. Eski Tunç, Asur, Urartu, Grek, Pers, Hellenistik, Roma, Bizans, Büyük Selçuklu, Artuklular ve Osmanlı devirlerine ait tabletler,altın, gümüş ve bakır sikkeler, gözyaşı şişeleri ve kandiller sergilenmektedir.
Ayrıca Midyat İlçesi’ne özgü gümüş işlemeciliğinin örnekleri olan kolyeler, küpe, bilezik, halhal, alınlık, eski giysiler, kılıçlar, kahve (mırra) takımları, hamam eşyaları, tespihler, ısınma araçları ve bakır eşyalar da sergilenmektedir.

4.Zinciriye(Sultan İsa) Medresesi

Uzun merdivenler çıkarak ulaşacağınız Zinciriye Medresesi, Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İsa bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında yaptırılmış. İlk defa Mardin’de görülen Timur ve ordusu ile savaşmış olan Melik Necmeddin İsa bir süre bu medresede hapsedilmiştir.Medresenin içinde Sultan İsa’nın Türbesi de bulunuyor. Rasathane olarak kullanılan medresenin eyvanının sonunda bulunan ve mahşer alanını temsil eder. Bunun yanında havuz başında oluşan yansımayla güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

5.Kasımiye Medresesi

700 yıllık bir tarihe sahip medrese Artuklular döneminde yapımına başlanmış. Fakat Moğolların saldırıları sonucu yarıda kalmış. 1457 -1502 yılları arasında Akkoyunlu sultanının oğlu Kasım’ın Mardin’e atanmasıyla medresenin inşasına devam etmiştir. Medrese iki katlı olup, tek bir avlu etrafında ve cami ve türbe ile birlikte külliye şeklinde yapılmıştır.Medrese de toplam yirmi üç oda bulunur. Binanın batısında Şafiiler’in kullandığı, doğusunda Sünnilerin kullandığı mescit bulunmaktadır.Rivayetlere göre Kasım Paşa burada katledilmiştir. Kasım Paşa’nın kız kardeşi, Kasım Paşa öldüğünde kanlı gömleğini ağıtlar eşliğinde bu eyvanın duvarlarına sürülmüş ve hala o duvarlara su döküldüğünde duvarda ki kan izleri belli olmaktaymış, duvarlardaki kan izlerinin bunlara ait olduğu söylenir.

Kasimiye Medresesi’nden Mezopotamyanın müthiş doğasını tepeden izleyebilirsiniz.Bunun için bahar ayını tercih etmenizi tavsiye ederim.

6.Deyrüzzeferan Manastırı

Mardin’in 3 km doğusunda bulunur. 5. yüzyılda yapılmış olup bir Süryani manastırı ve Süryanilerin önemli merkezlerinden biridir.1932’ye kadar 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgah yeriydi.Ayrıca manastırın içinde tarihi bir Süryanice İncil ve kutsal taş bulunmaktadır.Kaynaklarda ilk tıp fakültesinin burada kurulduğu söylenmektedir. Kurulduğu döneme ait mozaikler de manastır da durmaktadır. Canlı bir tarih görünümünde olan manastırın en büyük özelliklerinden biri de içinde 52 Süryani patriğinin mezarlarının bulunmasıdır.

Manastıra giriş öğrenci 5 TL, tam bilet 10 TL olup gruplar halinde rehber eşliğinde manastır gezilebiliyor. Manastır

7.Sakıp Sabancı Müzesi

19 yy’ın sonlarına doğru Sultan II.Abdülhamit zamanında Hamidiye alayları Süvari Kışlası olarak inşa edilen yapı, kışla binası olarak kullanıldıktan sonra, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden 2003 yılına kadar da Askerlik Şubesi ve Vergi Dairesi Binası olarak kullanılmıştır. 2007 yılında Sabancı Vakfı tarafından restore edilmeye başlanmış, 2009 yılında Sakıp Sabancı Mardin Kenti Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi olarak hizmete açılmıştır. Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi olarak hizmet veren binanın üst katında, Mardin Şehrinin kimliğini/belleğini oluşturan zanaatlar, yaşam alanları, sosyal yaşam ve kent tarihine ait buluntu ve eşyalar sergilenmektedir. Dilek Sabancı Sanat Galerisi olarak hizmet veren alt katta ise; fotoğraf, resim, ebru ve güncel sanata ait eserlerin sergileri, ziyaretçilerin beğenisine sunulmaktadır.

Gezilmese  de olur dediğimiz müzelerden. Mardin Müzesini gezerseniz Mardin için size yetecektir.

8.Mor Behnam(Kırklar Kilisesi)

Mor Behnam ile kız kardeşi Saro adına yapılan ve şu anda Kırklar Kilisesi olarak tanınan kilise iki ismini de erken dönem Hıristiyan efsanelerinden almıştır ve 6. yüzyılın ortalarına ait bir yapıdır. 1293’te Mardin Süryani Kadim Patriklik Merkezi olduktan sonra halkın ruhani ve idari işleri bu kiliseden idare edilmeye başlamıştır. Kırklar Kilisesi’nde patrikler ve metropolitler önceleri kilisenin avlusunda tavanları kesme taşla örülmüş odalarda ikamet ederlerdi. 1850’de bu odaların yerine yeni bir patriklik merkezi inşa edilmiş, 1925’te bu mekan genişletilerek yanına kesme taşlardan bir divanhane yapılmıştır. 1799’da bura bir okul açılmış olup, 1825-1899 yılları arasında faal olduğu bilinmektedir. 1928 yılına kadar eğitim ve öğretim devam etmiştir.

9.Mor Gabriel Manastırı

Midyat ile Şırnak’ın İdil ilçesi arasında Midyat’a 23 km uzaklıktadır. 

Mor Gabriel Manastırı diğer adıyla Deyrulumur – Rahiplerin Meskeni; 1610 yıllık tarihiyle dünyanın ayakta duran en eski Süryani Ortodoks manastırıdır. Mardin, Midyat ilçesine bağlı Güngören köyü sınırları içerisinde, Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Tur Abdin platosunda bulunmaktadır.

Detaylı şekilde hakkında yazı yazdığım Mor Gabriel Manastırı yazıma bu linkten ulaşabilirsiniz.

Mor Gabriel Manastırı

 

 

10.Dara Harabeleri

Dara Harabeleri, Nusaybin’e 30 kilometre uzaklıkta, Mardin-Nusaybin karayolu üzerindeki Oğuz Köyü ‘ndedir. Eski Mezopotamya bölgesinin en ünlü kentidir. Burası  bugün orta büyüklükte bir köy haline gelmiştir. Buralarda mağara evler vardır. Mağaraların doğusunda yer alan kaya mezarları Kuru çay’la sınırlanmaktadır.Asıl kent çevresi 4 kilometre surla korunmuştur. Güney ve kuzeye açılan iki kapısı vardır. İç kale kentin kuzeyinde ve 50 metre yüksekliğindeki tepenin üst düzlüğüne kurulmuştur. Kent kalıntıları içinde kilise, saray, çarşı ve depoları, zindan, tophane ve su bendi, halen görülebilmektedir.

Dara’nın Mezopotamya’nın ilk barajının ve sulama kanallarının kurulduğu kent olduğunu söylenilmektedir. Alan da Su sarnıçları, su depoları, kanallara ait izler hala bulunmaktadır.

Alan da 40 metre derinliğinde zindanlar mevcuttur. Aldığım bilgilere göre daha önce varlığı fark edilmeyen bir zindanın üstündeki evin zemininde çökme oluşması sonucu köylüler tarafından fark edilip yetkililere bildirilmiş ve şuan bölgeyi ziyaret ettiğiniz de içine girebileceğiniz zindanın üstünde köylülerin evleri mevcut. Ayrıca açık hava tiyatrosu ve kaya evlerin bulunduğu alanlarda gerçekleştirilmiş kazılarda; Babil ve Pers İmparatorluğu’na ait askeri garnizon şehrinin erzak ve silah depoları ile kaya mezarlar bulunmuş. 

Bir zindandan çektiğim görüntüler

11.Mor Barohom Manastırı

Çoğu kaynaklarda incelememe rağmen tarihçesi hakkında hiç bir bilgi bulamadığım Midyat’ın hemen bitişiğinde görülmesi gereken bir kilise. Tekrar ziyaret edersem rehberlerine tarihçesi hakkında bilgiler soracağım. 

12.Kafro Köyü

Kafro Köyü, Türkçe adıyla Elbeğendi Köyü, Midyat merkezini yaklaşık 15 km uzaklıkta olan bir Süryani köyüdür. 1995 yılında bu köyden ayrılıp yurt dışına giden köy sakinleri sonradan geri dönmüş ve yeni bir hayat kurdukları gibi köye de yeni bir hayat kazandırmışlar. Köyün en büyük cazibesi de yeni bir hayattan sonra köy sakinlerinin odun ateşinde pizza yapmaları. Kafro Köyü’nde açık havada, odun ateşinde çok lezzetli pizzalar yapıyor. 

13.Mor Evgin Manastırı

Nusaybin İlçesine 25 km uzaklıktaki Bagok Dağı eteklerinde bulunur.1700 yıllık Mor Evgin Manastırı  Roma Dönemi’nde inşa edilmiş ve 1970 yılında görev yapan rahibin ölmesi ile kapanmış. Konumu itibariyle Trabzon’daki Sümela Manastırı’na da benzetilir , 2011 yılında Midyat’tan giden Süryani Başrahip Raban Yakim Unfal’ın girişimiyle tekrar ibadete açıldı. Türkiye’deki en büyük kilise çanının bulunduğu manastırdır. Süryaniler için ikinci Kudüs olarak görülüyor. 

 

 

Bu alana reklam verebilirsiniz!